Bir memlekette Atatürk yoksa; cumhuriyet nasıl kurulur?
Kiraz Zamanı
Le Temps des Cerises
Les belles auront la folie en tête
Et les amoureux du soleil au coeur
Quand nous chanterons, le temps des cerises
Sifflera bien mieux le merle moqueur
Mais il est bie court le temps des cerises
Où l'on s'en va deux cueillir en rêvant
Des pendants d'oreilles,
Cerises d'amour aux robes pareilles
Tombant sous la feuille en gouttes de sang.
Mais il est bien court le temps des cerises
Pendant de corail qu'on cueille en rêvant.
Quand vous en serez au temps des cerises
Si vous avez peur des chagrins d'amour
Evitez les belles!
Moi qui ne crains pas les peines cruelles
Je ne vivrai point sans souffrir un jour.
Quand vous en serez au temps des cerises
Vous aurez aussi des peines d'amour.
J'aimerai toujours le temps des cerises
C'est de ce temps là que je garde au coeur
Une plaie ouverte.
Et Dame Fortune en m'étant offerte
Ne pourra jamais fermer ma douleur,
J'aimerai toujours le temps des cerises
Et le souvenir que je garde au coeur.
Çeviri: Hakiki Parisli Kezban
Kiraz Zamanı
Şarkı söyleyeceğimiz zaman, kiraz zamanı
Ve neşeli bülbül ve alaycı karatavuk
Hepimiz kutlama yapacağız
Güzellerin aklında
çılgınlıklar olacak
Ve yüreğinde, güneşe
aşıklar
Şarkı söyleyeceğimiz
zaman, kiraz zamanı
Alaycı karatavuktan daha
iyi fısıldayacak
Ama kiraz zamanı gerçekten
çok kısa
Öyle ki biz hayal kurarken
geçip gidecek
Kulağımıza astığımız kiraz
küpeler,
Kiraz aşkı aynı elbiselere
Sayfa altına düşen kan
damlaları
Ama kiraz zamanı gerçekten
çok kısa
Hayal kurarken
topladığımız mercan küpeler
Kiraz zamanı geldiğinde
Eğer aşk acısından
korkuyorsanız
Güzellerden kaçının
Ben ki; acımasız
cezalardan korkmam
Acı çekmeden bir gün bile
yaşamayacağım
Kiraz zamanı
Siz de aşk acısı
çekeceksiniz
Kiraz zamanını hep seveceğim
Kiraz zamanı öyle bir
zaman ki kalbimde taşıdığım
Açık bir yara
Ve Bereket Tanrıçası, bana sunulsa
Acımı dindiremez
Kiraz zamanını hep seveceğim
Ve hatırasını hep kalbimde
taşıyacağım
Bu çeviri işi gerçekten çok belaymış. Bir daha bu şeye kalkışmayayım bence. Çeviri yapan arkadaşlara buradan selamlar saygılar. Umarım biraz olsun düzgün çevirebilmişimdir ya da en azından bir şeyler anlayabilmişsinizdir. Biliyorum anlaması zor, fiilleri ben de bulamadım:) Eğer siz bulduysanız ya da daha güzel bir çeviri öneriniz varsa her zamanki gibi önerilere açığım. Kendisi çok güzel ve duygulu bir aşk şarkısı olabilir belki; ama öğretmenimizin dediğine göre Fransa'da herkesin tanıdığı ve özellikle solcuların yürekten bildiği bu şarkı o kadar da basit bir hikayeye sahip değil. Belki bu hikayeyle daha iyi anlama olanağına kavuşursunuz.
1866 da Jean-Baptiste Clément tarafından yazılmış ve Antoine Renard tarafından bestelenmiş. Ama bu şarkı çok sıkı biçimde 1871 la Commune de Paris ile ilişkilendirilmiş. 18 Mart 1871 ve 21 Mayıs 1871 arasında süren ve Semaine Sanglante ile biten bir halk ayaklanması; La Commune de Paris.
Blanche Meydanı Barikatı kadınlar tarafından tutulmuş.
Meclisin halk tarafından eşitçe seçilmesi gerektiğine inananların ayaklanması. 1870 Prusya (o zamanki Almanya diyelim) - Fransa savaşından sonra ki yenilgiye tepki gösterenlerin ayaklanması; bu La Commune de Paris. O zamanın önde gelen entellektüelleri Emile Zola, Guy de Maupassant falan hep karşı çıkıyorlar bu ayak takımına. Victor Hugo ve o zamanlar lafı pek geçmeyen en büyük Fransız yazarlarından Arthur Rimbaud ise halka destek veriyor. O zaman ki Cumhurbaşkanı Adolphe Thiers Versaille da askerleri örgütlüyor ve Paris'teki ayaklanmayı durduruyor. Ama bununla da durmuyor.
Bir hafta boyunca sokaklarda kimi görse vuruyor bu askerler. Yani Semaine Sanglante (Kanayan Hafta) gerçekleştiriliyor. Çok büyük bir kıyım yapılıyor. Sayısı tam olarak bilinemese de 15000 ile 30000 arası kişinin öldürüldüğü söyleniyor. Korkunç bir hikaye. İşte Fransa da böyle böyle demokrasiyi buluyor.
Öle öldüre, hakkını kendi tırnaklarıyla söke söke bir kaç yüz yıl içinde alıyor. Hım biz mi?
Atatürk, diye biri geliyor. 23 Nisan, diye bir günde halkın seçtiği temsilcilerden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisini kuruyor. Ne tuhaf değil mi? Bir kişi bile Cumhuriyet için tırnağının ucunu bile incitmeden oluveriyor. Sonra da aynı insanlar bugün cumhuriyet için savaşmadıkları için olsa gerek, cumhuriyete karşı savaşıyor. Gerçekten ne tuhaf bir dünya.
Çocuklara adanmış bir günü kutlayan tek ülke; Türkiye'dir.
Geçmiş 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nız kutlu olsun!
26.04.2015, Lyon
Yorumlar
Yorum Gönder
Hı hı evet! Hımmm...Devam edin lütfen...hımm..